Dış Politika ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi
Klâsik anlamdaki uluslararası ilişkilerin gittikçe çok boyutlu ve çok seviyeli hâle gelmesinin bir sonucu olarak dış politikanın, diplomasinin ve uluslararası ilişkilerin araç, amaç ve içeriğinde ciddî bir değişim yaşanmıştır. Artık uluslararası ilişkiler dendiğinde, klâsik realist teorinin tek uluslararası aktör olarak gördüğü devletlerin yanı sıra, hükümetler-arası örgütler, ulus-ötesi oluşumlar, çok uluslu şirketler, sivil toplum kuruluşları ve hatta bireyler de önemli birer aktör olarak akla gelmektedir. Çağımızın uluslararası ilişkileri, dış politikanın belirlenmesinde farklı kesimleri sürece dâhil etmekle kalmayıp, üretilen politikaların da çeşitlenmesine sebep olmaktadır. Küreselleşmenin de azımsanamayacak etkisiyle, aktörler arasındaki ilişkilerin hızlandığı ve çeşitlendiği günümüzde, dış politikanın dar bir bürokrasi çevresinin tekelinde ve kontrolünde olduğunu söylemek giderek zorlaşmaktadır. Bu durum, dış politikanın ve uluslararası ilişkilerin, farklı disiplinleri de ihmal etmeyen bir yaklaşımla incelenmesini ve değerlendirilmesini bir zorunluluk hâline getirmektedir. Bu çerçevede, TASAV Dış Politika Araştırmaları Merkezi, farklı disiplinlerden uzman ve akademisyenleri bir araya getirerek, başta Türkiye olmak üzere uluslararası ilişkilerde önem arz eden aktörlerin dış politika faaliyetlerini sürekli bir şekilde takip etmektedir.
Türkiye’nin bölge ülkeleri ve küresel boyuttaki ilişkilerini güncel akademik bilgiler ışığında değerlendiren TASAV uzmanları; bölgesel ve küresel jeopolitik, jeostrateji, Türk dış politikası, Ermeni sorunu, Balkanlar, Kıbrıs/Yunanistan, Kafkaslar Ortadoğu, Orta Asya, Uzak Asya, Dış Türkler, Yurtdışı Türkler, ABD, AB, uluslararası örgütler, uluslararası güvenlik ve terör gibi başlıklar altında sınıflandırılabilecek bilimsel çalışmalarda bulunmaktadır.
Güvenlik, geçmişten beri insanoğlunun en temel ihtiyaçları arasında yer alagelmiştir. Eski çağlarda da önemli bir konu olarak görülen güvenlik, içinde bulunduğumuz çağda hem toplumların artan nüfusu, hem kişiler ve topluluklar arası ilişkilerin gittikçe karmaşıklaşan yapısı, hem küreselleşme ve yerelleşme eğilimlerin toplumların sosyal dokusunu tahrip edici özellikleri, hem modern bireylerdeki anomi ve kaos eğilimleri, hem de asayiş ve barışı tehdit eden unsurların geçmişte hiç olmadığı kadar çeşitlenmesi gibi sebeplerle bugün çok daha kritik bir öneme sahip olmuştur.
Bu çok boyutlu etkiler sebebiyle bireylerin ve toplumların güvenliğini kalıcı biçimde sağlamak da aynı ölçüde müşkül bir iş hâline gelmiştir. Zira artan tedbirler artan tehditlerle başa baş gitmektedir. Yirmi yıl önce dünyanın gündeminde hiçbir şekilde yer almayan siber güvenlik konusunun bugün en gözde tartışma konularından birisi olması bu tespiti doğrulayan güncel bir örnektir. Keza, kabaca son yarım yüzyıldır savunma ve güvenlik için harcanan paralar ve ayrılan fonların artış seyri, güvenlik arayışının hangi boyutlarda olduğunu anlamak için tek başına yeterli bir göstergedir.
Barış, savaş, hudutların korunması, caydırıcılık, silâhlanma gibi konular üzerinden dış politikanın; terör, asayiş, toplumsal bölünme/bütünleşme, aidiyet ve emniyet hissi gibi konular üzerinden de iç politikanın ilgi sahasına giren güvenlik konusu, birçok alan ve disiplini de yatay kesmektedir. Türkiye’nin ve dünyanın temel güvenlik meselelerini güncel akademik bilgiler ışığında değerlendiren TASAV uzmanları; terör, terör örgütleri, toplumsal zafiyet noktaları, etnik ayrımcılık, azınlık hakları, sivil toplum unsurları eliyle yürütülen beşinci kol ve psikolojik harekât faaliyetleri, ulusal savunma politikaları gibi başlıklar altında sınıflandırılabilecek bilimsel çalışmalarda bulunmaktadır.