TASAV -TASAV - TASAV Başkanı İsmail Faruk Aksu'nun Sözde 'Soykırım' İddialarına İlişkin Basın Açıklaması

TASAV Başkanı İsmail Faruk Aksu'nun Sözde "Soykırım" İddialarına İlişkin Basın Açıklaması

Yazdır

ABD Başkanı Obama, her yıl yaptığını tekrar ederek 1915'te yaşananları 'soykırım' olarak nitelendirmekten kaçınmakla beraber, Ermeni tezlerini destekler bir tavır ve üslupla tarihi gerçekleri çarpıtmış, ecdadımıza ve onurlu tarihimize toplu mezalim ve katliam gibi haksız eleştirilerde bulunmuştur. Bu gibi tavırlardan cesaret alan bir grup Ermeni de Erivan'da düzenlenen gösterilerde Türk ve Azeri bayrakları yakarak dostluk ve komşuluk etmekten ne kadar uzak olduklarını kanıtlamışlardır.

24 Nisan’da, bırakın soykırım planını uygulamaya geçirmek, bir tek idam bile gerçekleşmemiştir. Ermenilerin bağımsızlık hedefi, 1 Kasım 1914’te Rusya’nın Osmanlı’ya savaş ilân etmesiyle bir dönüm noktasına gelmiştir. Bu tarihten sonra, Ermeni hayâllerinin en büyük destekçisi Rusya ile Rusya’nın desteğine rağmen sınırlarını korumak azminde olan Osmanlı Devleti’nin mücadelesi açık bir savaşa dönüşmüştür. Kısacası, hayâllerini gerçekleştirmek isteyen Ermenilere gün doğmuştur.

Osmanlı topraklarının bütünlüğüne, o topraklardaki Osmanlı egemenliğine ve o topraklar üzerinde yaşayan Osmanlı vatandaşlarının can ve mal güvenliğine karşı isyan ve tedhiş eylemleri sürdürmüş olan Ermeniler; I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Osmanlı’yı iyice köşeye sıkışmış, hâlsiz ve güçsüz bir durumda yakalamış, Rus ordusuna ellerinden gelen desteği vermekle kalmayıp düşman saflarına katılmak suretiyle bizzat Osmanlı karşısında savaşmaya başlamıştır. Bu yüzden Osmanlı Hükümeti, düşmanla işbirliği yapanların bu zararlı faaliyetlerine engel olmak için Ermeni cemaati içerisinden 235 kişinin tutuklanmasını kararlaştırmıştır.

24 Nisan 1915’te, Ermenilerin siyasî ve silâhlı faaliyetlerini yönlendirmek, teşvik etmek ve desteklemekten dolayı Osmanlı Devleti tarafından “tehdit” olarak kabul edilen kişiler tutuklanarak etkisiz hâle getirilmiştir. Ancak bu önlem, Osmanlı karşıtı Ermeni faaliyetlerine mâni olamamıştır. Mayıs 1915’te, Van’ın Ermeni desteğiyle Rus ordusunun eline geçmesiyle, Ermeni faaliyetlerinin oynadığı kritik rol bir kez daha anlaşılmıştır.

Osmanlı, bu sefer, daha etkili ve kapsamlı bir önlem alması gerektiğini idrak etmiş ve Ermenilerin yıkıcı faaliyetlerini engelleyecek yeni bir tedbir daha almıştır: Tehcir Kanunu. Tehcir, Ermenilerin, Osmanlı Devleti’nin sınırları içerisindeki bir bölgeden yine Osmanlı sınırları dâhilinde ama savaş alanından daha uzak bir bölgeye göç ettirilmeleri suretiyle düşman hattından uzaklaştırılmasıdır. Bu göç kararındaki amaç, Ermenilerin hayatlarını kaybetmelerine sebep olarak onların soyunu kırmak değil, Doğu Cephesindeki savaşın kaybedilmesini önlemektir. Bir diğer ifadeyle, savaş şartlarının yarattığı zor durumdan istifade edilerek Osmanlı’ya karşı yürütülen başkaldırının sonlandırılması için alınmış geçici süreli bir askerî önlemdir. Bu açıdan bakıldığında, tehcir, savaş esnasında kullanılan askerî taktiklerden biri olarak kabul edilmelidir.

Bu vesileyle, her yıl 24 Nisan'da Türkiye'ye karşı haksız eleştiriler yöneltenleri akademik/bilimsel nesnellik sınırlarında kalmak şartıyla gerçeklerin açığa çıkarılması için çalışmaya davet ediyoruz. Evrensel bir hukuk ilkesi olan masumiyet karinesinin Türkler ve Türkiye için de geçerli olduğunu hatırlatarak masumiyetinin esas alınması gerektiğini yineliyoruz. Tarihî, siyasî ve maddî çıkarları uğruna çarpıtarak yeniden bir tarih yazma çabasında olanlardan, bu hasmane tavrı derhâl terk etmelerini talep ediyoruz.

İsmail Faruk AKSU
  TASAV Başkanı