Bu sayfayı yazdır
Türkiye’de Hayvancılığın Gelişimi: Sorun Alanları, Fırsatlar ve Politika Öngörüleri

Türkiye’de Hayvancılığın Gelişimi: Sorun Alanları, Fırsatlar ve Politika Öngörüleri

11 Ekim 2025
Ekonomi, Enerji ve Teknoloji Araştırmaları Merkezi Kitap

Çalışmayı İndir (PDF)

 

SUNUŞ

İnsanlığın varoluşundan bu yana temel ihtiyaçların başında gelen beslenme, günümüzde sadece biyolojik bir ihtiyaç olmayıp, aynı zamanda ulusal güvenlikten ekonomik kalkınmaya, sürdürülebilir gelişmeden toplumsal refaha kadar pek çok alanla doğrudan ilişkilidir. Gıda üretiminin temelini oluşturan bu alanlar, ülkelerin bağımsızlığını ve toplumların sağlıklı gelişimini güvence altına alacak temel unsurlar arasında yer almaktadır. Bu bağlamda, tarım, gıda ve hayvancılık, stratejik sektörler olarak değerlendirilmelidir.

Tarım, doğal kaynakların rasyonel kullanımıyla doğrudan bağlantılıdır ve iklim değişikliği, su kaynaklarının azalması, nüfus artışı gibi küresel sorunlar karşısında stratejik önemini her geçen gün artırmaktadır. Tarımın sürdürülebilirliğini sağlayan hayvancılık, hem protein temininde hem de kırsal kalkınmanın desteklenmesinde kilit rol üstlenmektedir. Hayvansal üretim, besin çeşitliliği yanında istihdam ve ekonomik değer açısından önemli katkılar sunmaktadır.

Günümüzde tarım ve hayvancılığın en çok tartışılan yönlerinden biri de gıda güvenliği ve gıda güvencesidir. Gıdaya hem fiziksel hem de ekonomik erişimin sağlanması, yalnızca tarımsal üretim miktarıyla değil; üretim sürecinin güvenli, sağlıklı ve sürdürülebilir biçimde yürütülmesiyle de doğrudan ilişkilidir. Türkiye, bu bağlamda önemli adımlar atmış; organik tarım, iyi tarım uygulamaları, izlenebilirlik sistemleri ve gıda denetimleri ile gıda güvenliği alanında kurumsal kapasitesini geliştirmiştir. Ancak tüm bu gelişmelere rağmen, küresel krizlerin ve iklim değişikliğinin etkisiyle kırılganlaşan gıda sistemleri, Türkiye’de de yapısal dönüşümleri gerekli kılmıştır. Tarımda girdi maliyetlerinin artması, küçük üreticinin sistemde tutunmakta zorlanması, hayvancılıktaki arz-talep dengesizlikleri ve ithalata dayalı politikaların oluşturduğu riskler, yeni çözüm yolları bulunmasını gerekli hale getirmiştir.

Bu çerçevede; üreticilerin pazara doğrudan ve kısa zincirlerle erişiminin sağlanması, gıda fiyatlarının maliyet dışı nedenlerle yükselmesinin önüne geçilmesi, tarım desteklerinin üretici refahını artıracak şekilde tasarlanması büyük önem taşımaktadır. Hayvancılıkta ıslah programları, kaliteli yem üretimi ve hayvan sağlığına yönelik çalışmaların artırılması; gübre, tohum, yem ve mazot gibi temel girdilerin maliyetinin azaltılması, tarımsal kamu kuruluşlarının ve üretici birliklerinin etkinleştirilmesi, çiftçilerin örgütlü yapılarla güçlendirilmesi tarımı güçlendirecektir.

Tarım; üretimden pazarlamaya, yönetimden finansmana kadar çok boyutlu ve disiplinler-arası bir yapıya sahiptir. Yüksek verimlilik ve kaliteye sahip, teknoloji kullanabilen, rekabet gücü yüksek ve ihracat kapasitesi olan bir tarımsal yapının inşası temel hedef olmalıdır. Bu doğrultuda; başta tohum, fide, fidan ve damızlık hayvan üretiminde olmak üzere dışa bağımlılığın azaltılması, çağdaş bitki koruma uygulamaları ve ekolojik ürün üretiminin teşvik edilmesi gereklidir. Bu süreçte kırsal kalkınma, üretim planlaması, kooperatifçilik, destekleme politikaları ve pazarlama stratejileri gibi konularla ilgili olarak tarım ekonomisi de kritik bir bilimsel alan olarak öne çıkmaktadır.

Türk Akademisi Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı (TASAV) olarak, Türk milletinin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine katkı sağlama misyonumuz doğrultusunda, Türkiye’nin stratejik sektörleri olan tarım, gıda ve hayvancılık ile ilgili değer üreten bir bilimsel çalışma yapmayı hedefledik. Bu anlayışla, tarım, hayvancılık ve gıda başlıklarında Türkiye’nin mevcut durumunu analiz ederken karşılaşılan sorunlara kalıcı çözümler üretme amacıyla somut politika tavsiyeleri ortaya koyan üç kitap hazırladık.

Dijitalleşmenin etkisiyle dönüşen günümüz şartlarına bakarak geleceğe dair bir vizyon sunmayı da amaçlayan bu kitaplarda, tarım ve hayvancılığın ticari, ekonomik, idari, stratejik, finansal ve pazarlama boyutları değerlendirilmiş, güvenli, kaliteli erişilebilir gıda üzerinde durulmuştur. Türkiye’nin sahip olduğu doğal kaynak zenginliği ve özgün şartlar temel alınarak; küresel ekonominin sunduğu fırsatlar ve tehditler çerçevesinde ülkemizin rekabet avantajını nasıl geliştirebileceğine dair çözüm önerileri sunulmuştur.

Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında, “Türk ve Türkiye Yüzyılı” vizyonuna katkı sağlama hedefiyle ortaya konan bu çalışmanın araştırmacılara, politika yapıcılara ve uygulayıcılara ilham vereceğine, sektör temsilcileri için referans bir başvuru kaynağı olacağına inanıyoruz. Alanında uzman bilim insanları ve uygulayıcıların katkılarıyla hazırlanan bu çalışma, teorik yaklaşımlarla birlikte saha verilerine dayalı analizleri de içeren güncel ve kapsamlı bir kaynak niteliğindedir ve Türkiye’nin mevcut durumuyla gelecek perspektifleri üzerine çeşitli değerlendirmeler de sunmaktadır.

Bu kapsamdaki eserlerden biri, değerli bilim insanı Prof. Dr. Zafer Bulut’un editörlüğünde hazırlanan, Türkiye’de hayvancılığın dünü, bugünü ve geleceğini ele alan, fırsat ve riskleri değerlendiren sürdürülebilirlik çerçevesinde politika önerileri sunan  “Türkiye’de Hayvancılığın Gelişimi: Sorun Alanları, Fırsatlar ve Politika Öngörüleri” başlıklı elinizdeki bu kitaptır. Literatüre önemli katkı sunacağına inandığımız bu kitap, alanında temayüz etmiş değerli bilim insanları ve uzmanlardan oluşan güçlü bir akademik kadronun çok kıymetli bilimsel çalışmalarıyla hazırlanmıştır.

Bu eserin hazırlanmasında bilimsel katkıları, akademik titizlikleri ve emekleri için, Prof. Dr. Zafer Bulut başta olmak üzere, özveriyle çalışan tüm değerli yazarlarımıza, ayrıca kitabın yayına hazırlanmasında katkı sağlayan TASAV çalışanlarına ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

İsmail Faruk AKSU
TASAV Başkanı


ÖNSÖZ

Cumhuriyetin ilanının üzerinden geçen bir asırlık süre zarfında Türkiye tarım ve hayvancılık politikaları, sosyoekonomik dönüşümlerle birlikte önemli bir mesafe almıştır. Bu dönüşüm, yalnızca üretim süreçlerindeki nicel artışlar üzerinden değil, aynı zamanda sektörel yapının kurumsallaşması, kalkınma politikalarıyla entegrasyonu, toplumsal işlevselliği açısından da ele alınmalıdır. Tarım ve hayvancılık, Türkiye gibi tarımsal kaynaklara dayalı kırsal nüfusu yüksek ülkelerde, sadece bir ekonomik faaliyet alanı değil; aynı zamanda kırsal yaşamın sürdürülebilirliği, gıda güvencesi, çevresel denge ve sosyal adaletin teminatı olarak da stratejik bir konumda yer almaktadır.

Türkiye’de hayvancılık faaliyetleri geleneksel bilgi birikimiyle şekillenmiş; yerel ırkların kullanımı, göçebe ve yarı-göçebe üretim modelleri, bölgesel farklılıklar gibi unsurlar bu süreci belirlemiştir. Ancak, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte hayvancılık sektörü, planlı kalkınma stratejisinin bir parçası hâline getirilmiş ve kurumsal düzenlemelerle yönlendirilmeye başlanmıştır. 1920’li ve 1930’lu yıllarda kurulan Ziraat Mektepleri, Halkalı Yüksek Ziraat Okulu gibi tarımsal öğretim kurumları, sektöre nitelikli insan gücü kazandırmıştır. Aynı dönemde veterinerlik hizmetlerinin yaygınlaştırılması, bulaşıcı hayvan hastalıklarıyla mücadele ve damızlık ıslah çalışmaları, yapısal dönüşümün ilk adımlarını oluşturmuştur

1950’li yıllarda başlayan tarımsal mekanizasyon, yem fabrikalarının kurulması ve damızlık ithalatıyla hayvancılık sektörü daha rasyonel bir temele oturtulmuştur. Bu dönemde hayvansal üretim modelleri modernleşmiş, verimlilik odaklı üretim sistemlerine geçilmiştir. Ancak bu süreç, aynı zamanda küçük üreticilerin piyasada tutunma sorunlarını da beraberinde getirmiştir.

1980’li yıllardan itibaren uygulamaya konulan neoliberal politikalar, kamu sektörünün hayvancılık üzerindeki yönlendirici rolünü büyük ölçüde azaltmıştır. Devlet destekli yem sübvansiyonları ve taban fiyat uygulamaları kaldırılmış, özel sektör yatırımları teşvik edilmiştir. Bu dönüşüm, kısa vadede verimlilik artışları sağlasa da uzun vadede kırsal kırılganlıkları artırmış, özellikle küçük ölçekli üreticiler için sistem dışı kalma riski doğurmuştur.

Tarım ve hayvancılık politikalarının küresel ekonomiyle entegrasyonu, ithalata dayalı üretim modellerini teşvik etmiş; bu durum girdi maliyetlerinde bağımlılığı artırarak sektörde yapısal dışa bağımlılık sorununu derinleştirmiştir. Et ve süt piyasalarında fiyat dalgalanmaları, üretici gelirlerinde istikrarsızlık ve kayıt dışı üretim uygulamaları, günümüzde de etkisini sürdüren temel sorunlar arasında yer almaktadır.

21. yüzyıla girerken, teknolojinin hızlı ilerleyişi hayvancılık sektörünü de kapsamlı bir dönüşüme zorlamıştır. Dijitalleşme, yapay zekâ uygulamaları, hassas tarım teknolojileri ve biyoteknolojik gelişmeler, üretim süreçlerini veri odaklı hâle getirmiştir. Sürü yönetim sistemleri, sensör tabanlı sağlık takip cihazları, otomatik yemleme sistemleri, genetik seleksiyon ve embriyo transferi gibi uygulamalar, sektörde verimlilik, hayvan refahı ve çevresel sürdürülebilirlik açısından yeni bir olguyu işaret etmektedir. Bu teknolojilerin yaygınlaşması, yüksek yatırım maliyetleri nedeniyle hâlen büyük işletmelerle sınırlıdır. Bu durum, dijital uçurumun kırsal üreticiler lehine kapanmasını engellemekte ve sektörde sosyoekonomik eşitsizliklerin daha da derinleşmesine yol açmaktadır. Esasen teknoloji, yalnızca üretim hacmini artırmak için değil, sürdürülebilirlik ve sosyal adalet hedefleriyle birlikte düşünülmelidir. Zira hayvancılık, Türkiye’de kırsal kalkınmanın motor gücü olmasının yanı sıra, tarımsal ihracat potansiyeli, istihdam yaratma kapasitesi ve gıda arz güvenliğine katkısıyla çok boyutlu stratejik bir alandır. Dolayısıyla teknolojik değişim ve gelişimin tümüyle insanlığın faydasına olmadığı da açıktır. Bunun bir sonucu olarak da insanlık birtakım yeni sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Yaşanan bu sürece rağmen insanlığın varoluşundan beri önceliği asla değişmeyen yeterli ve dengeli beslenme sorunu halen çözülmesi gereken problemlerin başında gelmektedir. Üstelik yeterli ve dengeli beslenme problemi daha da karmaşık bir hal almaya başlamıştır.

İklim değişikliği, hayvancılığın doğrudan etkilendiği ve etkilediği bir süreçtir. Metan gazı salımları, su ve mera kaynaklarının tükenmesi, biyolojik çeşitliliğin azalması gibi sorunlar, hayvancılığın çevresel sorumluluğunu artırmaktadır. Bu bağlamda iklim dostu hayvancılık yaklaşımları; karbon ayak izinin azaltılması, sürdürülebilir mera yönetimi, entegre atık yönetimi ve çevre dostu üretim tekniklerinin yaygınlaştırılması gibi konuları kapsamalıdır.

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda hayvancılığın; temiz suya erişim, açlığın sona erdirilmesi, sağlıklı bireylerin teşviki ve iklim eylemi başlıklarında kritik rol oynadığı açıktır. Dolayısıyla gıda güvenliği de bu kalkınma amaçlarının bir unsurudur. Gıda güvenliği yalnızca yeterli üretimle sağlanamaz. Sağlıklı gıdaya adil erişim, gıda israfının azaltılması, üretici-tüketici dengesinin kurulması ve sosyal eşitsizliklerin giderilmesi gibi çok boyutlu bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Aksi hâlde, gıda milliyetçiliği, spekülatif fiyatlamalar ve sosyal huzursuzluklar artabilir. Diğer yandan ülkeler arasındaki gelişmişlik düzeyi farklılıkları, gelir dağılımı adaletsizlikleri, açlıkla mücadele eden ulusların varlığı, dünyada sosyal barış, adalet ve refahın olgunlaşmasını sağlıklı gıdaya ulaşımı iyiden iyiye zorlaştırmaktadır. COVID-19 pandemisi, gıda zincirlerinin kırılganlığını gözler önüne sermiş ve yerli üretimin önemini yeniden gündeme taşımıştır. Küresel tedarik zincirlerine aşırı bağımlılığın riskli doğası, hayvansal ürünlerde kendi kendine yeterliliğin ve yerel üretimin stratejik öncelik hâline gelmesi gerektiğini göstermiştir.

Ulusal ekonomilerde hayvansal üretim ve hayvancılık sektörünün, üretim, istihdam, ihracat, dengeli ve sürdürülebilir kırsal kalkınma, kalkınmışlık farklılıklarının azaltılması, kırsal alanda sermaye birikimine olanak sağlanması, yatırım ve finansman açısından önemli görevler üstlendiği bilinmektedir.  Bu ekonomik katma değere ilaveten yaşanan son gelişmelerle birlikte hayvancılık sektörü ve hayvansal ürünler ülkeler için stratejik bir alan ve milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Bu durum hayvancılık sektörünün hem sosyoekonomik alana katkısından hem de biyolojik süreçlerin temeli olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yeni anlayış ülkemizde de hayvancılık sektörü ve hayvansal ürünleri stratejik ve öncelikli bir alan olarak tanımlayıp, üretimden tüketime kadar bu stratejiye uygun sosyo-ekonomik ve politik önlemler ile yönetmek gerektiğini ortaya koymaktadır.

Hayvancılık, doğrudan veya dolaylı olarak iş gücü oluşturma, temel ve sağlıklı gıdaya ulaşma, tarımı sürdürülebilir bir döngüde devam ettirme yönüyle vazgeçilmez bir ekonomik katkı sağlar. Bu katkının ihracattaki payı dışa bağımlılığı azaltmakla kalmaz, bütçe açığını da negatif yönde destekler. Bu açıdan, Ülkemizdeki hayvancılık destekleri kısmen kayda değer nitelikte olmakla birlikte, daha nitelikli, üreticiyi teşvik edici ve gelecek yönünde umut verici seviyede olması gerekmektedir.

Türk hayvancılığı, Cumhuriyet’in ilk yüzyılında önemli bir birikim oluşturmuştur. Ancak bu birikim, geleceğin belirsizlikleri karşısında yeniden yapılandırılmak zorundadır. Gıda egemenliği, çevresel sürdürülebilirlik, teknolojik kapsayıcılık ve sosyal adalet ilkeleri temelinde şekillenecek bir hayvancılık politikası, sadece üretim hedeflerini değil, yaşam kalitesini ve toplumsal refahı da gözetmelidir. Bu anlayışla kitap kapsamında ele alınan başlıca temalar arasında Türkiye hayvancılığının gelişimi, genetik kaynakların korunması, hayvan sağlığı politikaları, yem ve su kaynakları yönetimi, iklim değişikliği etkileri, sektördeki teknolojik yenilikler, uluslararası rekabetçilik, sürdürülebilirlik ilkeleri ve politika önerileri yer almıştır. Ayrıca Türk hayvancılığının bölgesel dağılımı, üretici profili ve örgütlenme düzeyi gibi sosyolojik unsurlar da çok boyutlu bir analiz çerçevesinde değerlendirilmiştir. Hayvansal üretimin öncelikli stratejik alan olarak kabulü, hiç şüphesiz başta Türkiye olmak üzere tüm Türk Cumhuriyetleri ve coğrafyasının, hayvansal ürünlerde kendi kendine yeter hale gelmesini, üretim fazlası ile de dünyada söz sahibi olunmasının önünü açacaktır.

Prof. Dr. Zafer BULUT
Editör



İÇİNDEKİLER

İsmail Faruk AKSU / Sunuş

Zafer BULUT / Giriş  

Mehmet KÜÇÜKOFLAZ & Can İsmail ZAMAN / Hayvansal Üretimde Örgütlenme ve Pazarlamanın Teknik ve Ekonomik Başarıya Katkısı ve Gelecek Stratejisi

Savaş SARIÖZKAN & Mehmet KÜÇÜKOFLAZ / Küresel Isınma ve İklim Değişikliğinin Hayvansal Üretim ve Beslenme İlişkisi ve Geleceği

Huzur Derya ARIK & Zekeriya Safa İNANÇ / Teknik ve Ekonomik Başarı İle Çevresel Duyarlılık Açısından Meralar ve Hayvansal Üretimdeki Önemi

Burak MAT & Beyza Nur CENGİZ / Türkiye’de Planlı Üretim ve Yeni Destekleme Modelinin Hayvansal Üretime Muhtemel Etkileri ve Alınması Gereken Önlemler 

Cevat SİPAHİ / Türkiye’de Hayvan ve Hayvansal Ürünler Dış Ticaretinin Durumu ve Geleceği 

Mehmet Ferit CAN / Türkiye’de Hayvancılık Desteklerine Yönelik Çok Boyutlu Bir Değerlendirme

Hasan ARISOY & Melih ERDEM / Türkiye’nin Hayvancılık Destekleme Politikaları

Hasan ARISOY & Melih ERDEM / Türkiye’de Hayvan Dış Ticareti

Mehmet Ali BAL & Zafer BULUT / Hayvansal Üretimde Kaba Yemlerin Önemi ve Sürdürülebilirliği 

Mustafa KİBAR & İbrahim AYTEKİN / İklim Değişikliği ve Hayvancılığın Geleceği

Ahmet Cumhur AKIN / Hayvansal Üretimin Türkiye Ekonomisindeki Yeri ve Önemi   

Erol AYDIN & Mehmet KÜÇÜKOFLAZ / Büyükbaş Hayvan Yetiştiriciliğinin Mevcut Durumu ve Geleceği

İsmail İlker KOCAER & Nurettin GÜLŞEN / Teknik ve Ekonomik Verimlilik Açısından Yemler ve Hayvan Besleme 

Saim BOZTEPE & İbrahim AYTEKİN & Ali KARABACAK / Türkiye’de Büyükbaş Hayvan Yetiştiriciliği

Ayhan ÖZTÜRK / Dünyada ve Türkiye’de Balık Üretiminin Mevcut Durumu 

Yusuf CUFADAR / Çiftlik Hayvanlarının Besin Madde İhtiyaçları ve Rasyon Hazırlama 

Nurşen ÖZTÜRK & Halil İbrahim KILIÇ & Deniz ÖZTÜRK / Kanatlı Sektörünün Güncel Değerlendirilmesi, Teknolojik Gelişmeler ve Gelecek Stratejileri

Aytekin GÜNLÜ & Burak BARIT / Dijital Teknolojiler ve Teknoloji Yoğun Üretimin Hayvancılık Sektörüne Etkileri

Ömer GEZGİNÇ / Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliğinin Mevcut Durumu ve Geleceği 

Mustafa Bahadır ÇEVRİMLİ & Alperen VARALAN / Arıcılık Ve İpek Böceği Yetiştiriciliği 

Mehmet Saltuk ARIKAN / Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği 

Fahrettin ALKAN & Aytekin GÜNLÜ / Hayvan Sağlığı: Ekonomik Önemi ve Sürdürülebilirlik

 

 

 

Tamamını okuyun...