TARIM, GIDA VE HAYVANCILIK SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ
Ankara, 18.10.2025
Bugün Türk tarımının, hayvancılığının ve gıda sistemimizin geleceğini şekillendirecek önemli bir buluşmanın sonunda, ortak aklın ve kolektif emeğin ürünü olan TASAV Tarım, Gıda ve Hayvancılık Sempozyumu’nun Sonuç Bildirgesi’ni sizlerle paylaşmaktan onur duyuyoruz.
Bu sempozyumda bilim, üretim, kamu politikası ve toplumsal refahın kesişiminde; Türkiye’nin tarım-gıda ekosisteminin mevcut durumunu, yapısal sorunları ve çözüm yolları bütüncül bir yaklaşımla ele alınmıştır. Yaklaşık on aydır titizlikle yürüttüğümüz çalışmaların nihai aşamasında, bugün, çok sayıda akademik tebliği içeren üç ayrı eseri kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Bu kapsamlı çalışmalarda; iklim ve su yönetiminden hayvansal üretim politikalarına, gıda güvenliği ve güvencesinden dijitalleşme ve insan kaynağının dönüşümüne uzanan geniş bir perspektifte değerlendirmeler yapılmış, Türkiye tarımının geleceğine ışık tutacak bütüncül bir vizyon ortaya konulmuştur.
Türkiye, tarım, gıda ve hayvancılık politikalarında son yıllarda kayda değer mesafeler kat etmiş teknoloji temelli üretim, iyi tarım uygulamaları ve sürdürülebilir üretim modelleri doğrultusunda önemli adımlar atmıştır. Tarımsal ürün çeşitliliği bakımından zengin bir potansiyele sahip olan ülkemiz, dış ticarette geniş bir ürün yelpazesine ve dikkate değer bir ihracat hacmine ulaşmıştır. Bununla birlikte, tarım sektöründe üretim ölçeklerinin küçüklüğü, girdi maliyetlerindeki dalgalanmalar, su ve toprak kaynakları üzerindeki baskılar, pazarlama zincirindeki aksaklıklar ve kurumsal koordinasyon eksiklikleri gibi yapısal sorunlar varlığını sürdürmektedir. Bu tablo, mevcut kazanımların kalıcı hale getirilmesi ve geleceğe taşınması için stratejik ve bütüncül politikaların hayata geçirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Tarım artık sadece bir ekonomik faaliyet değildir. Tarım; ulusal güvenliğin, toplumsal istikrarın, çevresel sürdürülebilirliğin ve insan sağlığının temelidir. Türkiye, iklim değişikliğinin, su kıtlığının, enerji maliyetlerinin ve küresel arz zinciri kırılmalarının tam ortasında; kendi kendine yeten, sürdürülebilir ve dirençli bir tarım-gıda sistemini inşa etmek zorundadır. Bu nedenle tarım ve gıda politikaları, yalnızca desteklemeye veya üretim miktarını artırmaya değil; ekosistem yönetimine, verimlilik ve katma değer yaratmaya, çevreyle uyumlu üretim biçimlerine odaklanmalıdır.
Yapılan değerlendirmeler göstermiştir ki, Türkiye tarımında sorunlar yüzeysel değil, yapısaldır. İşletme ölçekleri küçük ve parçalıdır; bu durum hem üretim verimliliğini hem de teknolojik dönüşümü sınırlamaktadır. Su kaynakları hızla azalmaktadır; tarımda suyun büyük bölümünü tüketen bir ülke olarak, havza bazlı planlama artık bir tercih değil, zorunluluktur. Hayvancılıkta yem ve mera bağımlılığı, yüksek maliyetleri kalıcı hale getirmekte; biyogüvenlik ve hastalık yönetiminde bölgesel farklılıklar devam etmektedir. Tarımsal girdilerde dışa bağımlılık ve finansman maliyetleri, üreticinin gelir istikrarını bozmaktadır. Gıda zincirinde kayıp, israf ve izlenebilirlik eksikleri hem üretici hem tüketici güvenini zedelemektedir. Ve nihayetinde; veri temelli karar süreçleri, politika tasarımında yeterince etkin kullanılmamaktadır.
Sempozyumda Türk tarımına ilişkin birçok öneri ortaya konulmuştur.
Bununla birlikte sempozyumda öne çıkan ortak kanaat, tarım, gıda ve hayvancılık alanındaki sorunların kalıcı çözümünün; parçalı müdahalelerle değil, bütüncül bir dönüşüm programıyla mümkün olabileceği yönündedir.
Bu kapsamda politika eksenleri; Tarımın ve Gıdanın Stratejik Niteliği, Sorunların Kök Nedenleri, Su ve Toprak Yönetimi, Ölçek, Verimlilik, Üretici Birlikleri ve Kooperatifçilik, Bitkisel Üretim, Hayvancılıkta Yapısal Dönüşüm, Gıda Güvenliği ve Gıda Güvencesi ile Gıda Egemenliği ve Yeşil Dönüşüm, Bilim, Teknoloji ve İnsan 4.0, Yönetişim ve Ölçülebilir Hedefler ve 2035 Ufku başlıklarında bütünleşik bir çerçevede ele alınmıştır.
Sonuç olarak;
Bugün paylaştığımız bu fikirler, geçmişin emeğini ve tecrübesini geleceğin vizyonuyla birleştirerek, Türkiye’nin tarımda yeniden dirilişinin ve güçlü yarınlarının temelini oluşturmaktadır. Bilim, üretim ve politika arasında kalıcı bir köprü kurmayı amaçlamaktadır.
Unutulmamalı ki toprak ve su, geçmişten bize emanet edilen, geleceğe taşımakla sorumlu olduğumuz en değerli mirastır. Bilgi ise bu iki değeri birleştiren, üretimi adaletle buluşturan en güçlü araçtır. Türkiye tarımı bilimin rehberliğinde, ortak aklın yol göstericiliğiyle, üreticisinin alın teri ve politika yapıcıların kararlılığıyla yükselmeye devam edecektir.
Bugün dünya, gıdaya erişimde derin bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Görevimiz aynı zamanda bu tabloyu değiştirecek adımları da atmaktır. Çünkü tarım, ülkenin ekonomisini büyütmenin ötesinde, insanlığın geleceğini yaşatma mücadelesidir.
TASAV olarak, bu bilinçle düzenlediğimiz Tarım, Gıda ve Hayvancılık Sempozyumu, toprağın, bilimin ve emeğin buluştuğu bir ortak akıl platformu olmuştur. Çalışma boyunca alanında yetkin akademisyenlerin katkılarıyla, ülkemizin stratejik öncelikleri ve politika önerileri bütüncül biçimde ele alınmıştır.
Yaşamın temincisi olan tarım, milli güvenliğimizin sacayaklarından birisini de oluşturan stratejik bir sektördür. Sürdürülebilir tarım ise hepimizin ortak sorumluluğudur.
Çalışmamızın ülkemiz tarımının gelişmesine, çiftçimizin refahının artmasına, vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimine aynı zamanda politika yapıcılara katkı sağlamasını diliyoruz.
Emeği geçenlere teşekkür ediyor, herkesi üretmeye ve geleceğimizi birlikte inşa etmeye davet ediyoruz.
Saygılarımızla.